Serbest radikaller ve antioksidanlar hakkında pek çok şey duydunuz. Fakat hastalıklarda ve yaşlanma sürecinde ne rol oynadıklarını biliyor musunuz? Vücudun uzun süre sağlıklı kalması için vücudun neden çok fazla antioksidana ihtiyacı var ve bu faydalı maddelerin en değerli kaynağı nedir?
Serbest radikaller, belirli koşullar altında, insan vücudu tarafından enerji üretiminde görünebilecek metabolizma ürünleridir. Vücutta serbest radikaller güneş ışığı, kimyasallar veya sigara dumanı gibi çevresel toksinlere maruz kaldığında ortaya çıkar. Ayrıca fiziksel efor, radyasyon veya doğal metabolik süreçlerin neden olduğu iltihaplanmanın etkisi olabilir.
Serbest radikallerin bedenin yaşlanması ile ilişkisi yirminci yüzyılın ortalarında keşfedildi. Serbest radikaller, elektron kıtlığı olan moleküllerden oluşur. Bu nedenle, yakındaki diğer moleküllerden eksik elektronları toplarlar. Bu reaksiyon oksidasyon olarak adlandırılır. Serbest radikaller vücuttaki proteinlerden veya yağlardan elektron aldığında, hücresel yapılar ve DNA tahrip olur ve bu da doku bozulmasına yol açar.
Serbest radikallerin zarar verici etkilerine karşı panzehir, serbest radikalleri nötrleştiren “elektron donörleri” olarak işlev gören antioksidanlardır (mikro besinler). Vücudun yeterince antioksidanı yoksa, serbest radikaller doku ve organlara daha fazla hasara neden olur ve bu da birçok hastalığın riskini oluşturur.
Serbest radikallerin birikiminin zararlı etkileri
Serbest radikallerin aşırı kalınlaşması, ateroskleroz, hücrelerin dejenerasyonu, kan şekeri seviyelerindeki bozukluklar, eklem ağrısı, kardiyovasküler bozukluklar, iltihaplanma ve dejeneratif hastalıklar gibi kronik hastalıklara yol açmaktadır. Oksidatif stres, yüksek metabolik hızları nedeniyle oksidasyona çok duyarlı olan, özellikle sinir hücreleri ve beyindeki hücre ölümünün ana nedenidir.
Vücudun hızlandırılmış yaşlanması ve sinirlere, omuriliğe ve beyine verilen hasar, DNA oksidatif hasarı ve yetersiz düzeyde antioksidanlarla yakından bağlantılıdır.
Vücudun serbest radikalleri etkisiz hale getiren iç savunma mekanizması vardır. Bununla birlikte, çok fazla toksin ve zararlı faktörlere maruz kalma, doğal savunma kuvvetlerinin verimliliğinin aşılmasına neden olabilir. Bu nedenle, mevcut çevresel koşullar nedeniyle, diyet takviyesi formunda ek dozlarda antioksidan alınması önerilir. Uzmanların görüşlerine göre, bu durum vücut hücrelerinin korunmasını önemli ölçüde artırabilir, dejenerasyon işlemini yavaşlatır, ömrünü uzatır ve sinir sisteminin dejeneratif hastalık riskini en aza indirir.
Bir dizi doğal antioksidan
En iyi bilinen ve yaygın olarak ortaya çıkan oksidan C vitaminidir. Antioksidan özelliklerine ek olarak, çok çeşitli sağlık yararları vardır. C vitamini suda çözünür bir antioksidandır, ancak Life-C olarak adlandırılan özel formu çok daha iyi biyoyararlanım gösterir ve kan dolaşımında iki kez daha uzun süre kalır. Yüksek miktarda antioksidan ve şifalı mantar (deniz topalak, aserola, Camu camu, Ashwagandha) içeriği ile karakterize edilen şifalı bitkilerle özel bir C vitamini formu IMMUNE+++ adlı bir diyet takviyesi kapsülünün içine eklenmiştir. Deniz topalak, karotenoidlerin içeriği yüksek olan ve yağda çözünen bir antioksidan olan, Hindistan’ın kuzey bölgelerinde yetişen, besin açısından zengin bir bitkidir. Yağda çözünen antioksidanlar oksidatif strese karşı korunmada çok önemlidir. Deniz topalak ayrıca çok miktarda doğal C vitamini içerir. Diyet takviyesinin bileşimi ayrıca sinir hücrelerinin korunmasında yararlı olan ve immünolojik destek sağlayan üç geleneksel şifalı mantar ile zenginleştirilir.
Güçlü bir bağışıklık sistemi, vücudu hastalıklara ve dış kaynaklı tehditlere karşı etkili bir şekilde korur. Doğal, konsantre antioksidanlar, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine ve şimdi oksidatif stresin yıkıcı etkisine neden olduğu bilinen serbest radikallerle savaşmaya yardımcı olur.